Şehid Ayetullah Muhammed Hüseyin Behişti
“İslam’ı tanımak” kitabı Şehid Ayetullah Dr. Muhammed Hüseyin Behişti’nin, Şehid Muhammed Cevad Bahüner ve Ali Gafuri ile ortaklaşa kaleme aldığı değerli bir eser olup, daha ziyade okullarda İslam’ın en öncelikli meselelerinin çocuklara okutulması amacıyla hazırlanmıştır. Biz bu değerli kitabın İslam’ı sade ve akıcı bir dille aktardığı özelliğini dikkate alarak bölüm bölüm siz muhterem site izleyicilerine aktarmaya çalışacağız.
Bu konuda sizlerden gelecek her türlü görüş, istek ve eleştiriler kuşkusuz bizlerin daha sonraki çalışmalarımız için de ışık tutacak ve çalışmalarımızın daha verimli olmasını sağlayacaktır.
Yaşadığımız asrın İnsanı
Asrımız insanı, yaşamı için gerekli araç ve gerekleri hazırlamak açısından gelişmiş ve baş döndürücü bir merhaleye erişmiş bulunuyor. Sayısız keşif ve icatlar insan için öyle imkanlar meydana getirmiştir ki bunlar önceleri insanlar için bir hayal sayılırdı.
Otomatik elektrikli aletler, elektronik cihazlar, makineler, bir çok gayri mümkün sayılan işleri asrımız insanı için mümkün kılınmıştır. Bir düğmeye basmakla su, hava, sıcak, soğuk, yiyecek, giyecek ve kısacası arzu ettiği her şey elinin altında sayılıyor artık.
Radyo dalgaları, çok kısa bir süre içinde insanın sesini dünyanın en ücra noktalarına aktarıyor, daha da ötesi günümüz teknoloji aracılığı ile insa kendi resmini ve görüntüsünü dahi istediği her noktala iletebilmektedir.
Astronotlar artık göklere açılmış, aya gitmiş, diğer gezegenlere gitmeyi de sanki bir şehirden başka bir şehre gitmek istiyorlarmış gibi rahat ve kolay olduğunu belirtmişlerdir.
Asrımızda bilimsel ve teknolojik yenilikler o kadar geniş boyutlar kazanmıştır ki onları bir bir saymak çok zor bir hal almıştır. Sanki doğa binlerce yıl göğsünde sakladığı sırlardan artık bıkmış ve ağzındaki mührü çözerek bu sayısız sırları çok kısa bir süre zarfından çağımız insanına bir bir ifşa etmek istiyor.
Nitekim doğa güçlerini kontrol altına almak ve onlardan yararlanmak tabiatın sırları ve ilginç yeniliklerini böyle geniş ve yaygın olarak yakından tanımak sayesinde, günümüz insanı maddi refahın en doruk noktasına erişmiş ve yer yüzünü, donatılmış süslü ve muhteşem bir saray haline getirmiştir. Bu ümitle ki o saray da rahatlık, zevk ve mutluluklar içerisinde yaşayabilsin ve sürekli arzusunda olduğu mutluluğa kavuşabilsin.
TAMAHKAR CANLILAR
Buraya kadar söylediklerimiz madalyonun bir yüzüydü, fakat bu madalyonun diğer bir yüzü daha var.
Maddi gelişmeler, bugün insanın hayatında bir çok düğümleri çözmekle tabiata karşı koymada insana verdiği göz kamaştırıcı güçle, maddi gelişme, yayılma hakkında o kadar felsefe dokumuş, kutsal şiir, şarkı terennüm etmiş, ses seda, yaygara yapmıştır ki günümüz insanını, gece ve gündüz üretim, tüketim ve bunu daha fazla artırabilme üzüntüsü içerisine düşen ve ondan daha başka hiçbir şeyi düşünmeyen tamahkar bir canavar haline getirmiştir.
Materyalizmi ve ekonomiye olan aşırı bağlılık, asrımız insanında öylesine kök salmıştır ki onu, ya ancak ihtiyacını giderecek derecede veya modern, lüks ve her türlü eğlenceli bir hayata kavuşturmak yolunda bir üretim ve tüketim makinesı haline getirmiştir. Bu durum öyle yaygın bir hal almıştır ki zamanımız insanlarının çoğu insani değerlerden yoksun kalmıştır.
Bir zamanlar, değerini, hürriyet ve hür olmada bulan ve bunun uğrunda can feda eden insan, artık üretim ve tüketimin kölesi durumuna düşerek tüm özgürlük değerlerini zamane putunun ayakları altında kurban etmiştir.
Maddeciliğin gelişmesi, ne kadar ilerlemişse insanın tüketim ihtiyaçları da artmaya başlamış, bu ihtiyaçları temin etmenin yolları da bir o kadar karışık bir hal almıştır. Öyle ki halkın çoğunluğu fiziki ve ahlaki sağlıklarını unutmuşlardır.
Bugün maddeci toplumlarda insanın bütün yüce değerleri yavaş yavaş kenara itilmiş veya itilmektedir. Her şey hatta ahlaki değerler ancak maddi çıkarlar çerçevesinde itibar ve değer görmektedir.
Dünyanın bir çok yerinde eğitim ve öğretimde asıl temel yapı, işte bu maddi ve iktisadi ölçüler, eğitim ve öğretim programlarından da asıl gaye, başkalarının veya kendilerinin cebine daha fazla menfaat ve kazanç getiren, iktisadi güçleri daha fazla olan insanları eğitmek ve gerekli personeli yetiştirmek olmuştur. “Her şey ekonominin ve onunla ilgili olan maddi lezzetlerinin hizmetindedir” sloganı, hemen hemen her kesin kafasında yer etmiş bir slogandır, sözde, “seçilmişler, karyer sahipliği” yüksek bilim ve teknik tahassüslerine sahip kimseler, siyasetçiler, yazarlar, bilginler, sanatçılar vs… İş o hadde varmıştır ki hatta yüksek manevi meselelerle ilgilenenlerin bir çoğu daha maddi ve ekonomik cazibelerin, ilgi çekicilerin tesirinden kurtulamamışlardır. Daha fazla ilgi gören dini tebliğ ve yazılar, parayla mübadele olunuyor. Bu durum zamanımızda yaygın olan bir çok materyalist felsefelerin tabii sonuçlarındandır.
Devamlı olarak insana, iktisadi bir hayvanandan başka bir şey olmadığı telkin edilirse, gece ve gündüz aralıksız devam eden propagandalarla para zenginliği, çeşitli maddi imkanların artmasını, mutlmuluğun tek ölçüsü, her hangi bir milletin, grubun veya sınıfın ilerlemesinin belirtisi, alameti olarak niteleyecek olurlarsa gece gündüz devamlı olarak gözler önünde, kulaklar dibinde, paranın kimyalığından, paranın mucize oluşundan, paranın her türlü zoru aşabileceğinden ve yüklü paralardan sohbet edilirse hatta bu paralar ya şans eseri ve dolaylı ve dolaysız yollarla kendi vatandaşlarını yağma etmekle elde edilip ve en iğrenç hayvani isteklerini doyurmak için harcansa bile insanlar ( daha doğrusu asrımızın sözde insanları) birer “tamahkar canavar” haline dönecektir. Öyle ki gece gündüz aralıksız ve her yola baş vurarak, maddi isteklerini doyurabilmek dünyanın isteklerinden daha fazla faydalanabilmek için para kazanmak peşinde olacaklardır, üretim ve tüketimin kayıtsız şartsız uşakları konumuna düşecek, onların yaşamı, insan ve insanlığa yakışan her türlü üstün seviyelerden boşalıp tamamıyla çelişki ve ahlaki uçuruma sürüklenecektir.
Devam edecek….