1. Skip to Main Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer
Son Güncellemeler: Haziran 27, 2014

Yarım asır önce İran İslam İnkılâbının önemli siyasi ve fikri liderlerinden Ayetullah Mutahhari, Behişti, Talegani ve Ayeti Hz. İmam Hüseyin as. ın Kerbela kıyamını ve Aşura hareketini konu alan bir kitap kaleme alarak, Aşura’nın muhtelif konulardaki felsefesini, hikmet ve sebeplerini açıklamaya çalışmışlardır. “Aşura Üzerine” kitabı Ayetullah Şehid Murtaza Mutahhari, Ayetullah Şehid Muhammed Hüseyin Behişti, Rahmetli Ayetullah Mahmud Talegani ve Rahmetli Dr. Ayeti tarafından Hicri-i Kameri 8 ila 13 Muharrem 1382 tarihinde Mühendisler İslam Cemiyeti üyelerine hitaben yapılan konuşmaların kaleme alınmış halidir. Bu makaleler daha sonra bir kitap haline getirtilerek yayınlanmıştır.

goftare aşuraMilli mücadelenin yenilgiyle sonuçlandığı 19 Ağustos 1954 sonrası oluşan olumsuz bir atmosfer içinde yapılan bu vaazlarda, mücadele ve ruhunun toplumda oluşturulması, inanan kitlelerin hak ve hakikati savunmak için sahneye gelmesini, zulüm, fesat, ahlaksız ve adaletsizliğin sağlanması amaçlanmıştır.

“Hz. İmam Hüseyin as. ı kıyama iten sebepler” ve “İmam Hüseyin as’ın kıyamının hedefleri” rahmetli Dr. İbrahim Ayeti’nin yapmış olduğu iki konuşmanın yazıya dökülmüş halidir. Dr. Ayet bu konuşmalarında Aşura kıyamına sebep olan şartları irdeleyerek, zulüm, bidat ve tahrif dönemlerinde halk kıyamının kaçınılmaz olacağını belirtmekte ve “Hüseyin bin Ali as. derin bir kıyam, sert bir kıyam, olağanüstü ve kanlı bir hareketin dışında Hz. Ali as. Ve İmam Hasan as. ın başlatmış olduğu hareketin sonuçlandırılmayacağını ve kesin bir neticeye varamayacağını çok iyi biliyordu” ifadesini kullanmakta.

Emevi saltanatının içine sürüklendiği fesat, yolsuzluk ve zulmü açıklayan rahmetli Dr. Ayeti, İslam toplumunun böyle bir durumdan tek kurtuluş yolu ve tek çıkar yolunun Hüseyin bin Ali as. Gibi şahsiyetlerin şehid olmasında gördüğünü, bunun için de Kerbela kıyamının vuku alt yapısını oluşturmaya koyulduğunu belirterek İmam Hüseyin as. ın, bilinçli ve şuurlu olarak böyle bir hareketi başlattığını ve Kerbela vadisine adım atarak Aşura hamasetini ortaya çıkardığını bildirmektedir.

Ayetullah Mutahhari ise “Hitabe ve Minber” etrafında var olan teorik konuları gündemine taşıyarak, hitabenin tarihi rolü ve onun İslam ile olan bağı ve İslam’ın hitabede oluşturduğu değişimi açıklamakta, Hitabenin hamasi, savaş, politik, sosyal, ahlaki vs. gibi türevlerini sıralayarak meseleyi Aşura kıyamında Hz. İmam Hüseyin as. Tarafından dile getirtilen değerli hitabeleri muhataplarına aktarmaktadır.

Şehid Mutahhari teorik meseleleri açıkladıktan sonra Hz. İmam Hüseyin as.ın hitabelerinin muhtevası ve içeriğini incelemeye başlayarak, bu hitabelerden bazı kesitleri ön plana çıkararak Aşura kıyamının felsefe ve hikmetini, hedeflerini açıklamaya çalışmaktadır.

Ayetullah Mutahhari konuşmasının bir bölümünde bu hususta şöyle diyor: İslam dünyasında öyle bir durum ve vaziyet ortaya çıkmıştı ki İmam Hüseyin as. Kıyam etmeyi kendisi için gerekli bir vazife olarak görmekteydi. İslam’ın ancak kendi kıyamıyla korunabileceğine inanıyordu. Onun kıyamı (da) akide uğrunda bir kıyamdı. Davası, “sen git de ben senin yerine geleyim” uğruna verilmiş bir dava değildi, temel Saiklere dayalı köktenci bir davaydı. Yezid’den başka birisi olsaydı ve Yezid’in yaptıklarının aynısını yapacak olsaydı İmam Hüseyin as. Yine kıyam ederdi. Bu şahsın İmam Hüseyin sa.e karşı iyi davranması veya kötü davranması durumu değiştirmezdi….”

Şehid Mutahhari konuşmasının bir başka bölümünde ise İmam Hüseyin as.ın savaşını bizzat o hazretin kendi hitabe ve konuşmalarından yararlanarak hakkın batıla karşı verdiği bir savaş nitelemekte ve bu hususta yanlış algılama ve yorumlardan kesinlikle kaçınılması gerektiğini tavsiye etmekte ve Kerbela kıyamı ile ilgili söylenin nice tanınmış veya tanınmamış şairlerden övgüyle söz ederken muhteşem gibi şairlerin bu husustaki şiirlerini de eleştirmektedir.

“Cihad ve Şehadet” ise rahmetli Ayetullah Mahmud Talegani’nin bu kitapta yer alan konuşmasının ana başlığını oluşturuyor. Ayetullah Talegani’nin adı bu kitapta müstear olarak “Musevi” ismiyle zikredilmektedir.

Ayetullah Talegani, Cihad’ın İslam’ın çok önemli meselelerinden biri olduğunu belirterek, Cihad’ı “Tehacumi” ve “Tedafui” yani saldırı amaçlı ve savunma amaçlı cihad olmak üzere ikiye ayırarak bunun temelinin fıtrata dayalı olduğunu belirterek bu hususta Kur’anı Kerim ayetlerinden örnekler vererek konuşmasını zenginleştirmiştir.

Konuşmanın devamında Ayetullah Talegani, güncel meseleleri açıklayarak, ilk önce Filistin topraklarının kurtarılması için cihad meselesinin önemini belirtmekte ve ardından tağut ve tağutilere karşı mücadelenin müslümanlar için farz olduğunu beyan etmektedir.

Ayetullah Talegani, tağutla ilgili örnekler vererek, İslami talim ışığında insan hayatının, Allah’a karşı kulluk, ubudiyet, Hakk ve hakikate teslim olmakla iç içe olduğunu belirtiyor ve tevhidi hayat karşısında, hak ve hakikat önünde her hangi bir engel ve sorunun çıkması durumunda “Cihad”ın zaruri olduğunu belirtmektedir.

Daha sonra “Cihad”ı aşamalara bölerek mevzuuyu Aşura meselesine getirmekte ve Allah yolunda, Fi Sebilillah uğrunda verilecek cihad’ı beyan ederek, İmam Hüseyin (as) ile Yezid cephesini, özelliklerini beyan etmekte ve Allah uğrunda mücadele veren ve nihayetinde şehadet makamına eren mücahit için bir takım özellikler sıralamaktadır.

“Muzaffer Mücadeleci” Ayetullah Şehid Dr. Behişti’nin konuşmasının ana başlığını oluşturmaktadır ki bu başlık bizzat onun kendisi tarafından seçilmiştir.

Bu konuşma’da Şehid Behişti, insan yaratılışında mücadele ruhunun fıtri olmasıyla ilgili teorik görüşleri açıklayarak şöyle diyor:

– Fert veya toplumun yaşamında mücadele namusu, kaçınılmaz bir meseledir. Bu kanun karşısında, bu dış cebir ve zaruret karşısında, kaderimiz olan bu mücadeleyle ilgili bizlerin, kendimize en yararlı olan hususu seçerek, savaş ve mücadele hayatına atanmamız ise çok daha doğru ve yerinde olacaktır elbette. Ancak şerefli bir mücadele, muzaffer bir mücadele, yararlı, coşku oluşturucu bir mücadele, dinamik ve hedef doğrultusun olmalıdır.

Ayetullah behişti konuşmasının devamında “muzaffer mücadele”nin şartlarını açıklayarak, belli, kesin, kat’i ve açık bir hedefin var olmasının mücadele için gerekli olduğunu hatırlatarak, mücadelenin amacının ulvi, yüce ve değerli olması gerektiğini, işin içinde ölmek ve canı feda etmek söz konusu olduğunda da kişinin ayağının titrememesi ve kaymaması gerektiğini söyledi.

Allah rızasının en ulvi ve kutsal hedef olduğunu belirten Ayetullah Behişti, “mücadele veren kişi, direniş ve amel adamı olmalıdır. Nitekim vahdet mektebi mensupları ve tek Allah’a inanlar bu özelliğe sahiptirler. Asrı saadet döneminden bu kişilerle ilgili bir çok örnek vermek mümkün” ifadesini kullanmakta.

Mücadele metodunun çok önemli olduğunu ve mücadelenin sahih bir yöntem çerçevesinde sürdürülmesi gerektiğini belirten Şehid Behişti, mücadeleyi, ferdi ve toplu, aleni ve gizli, şiddetsiz ve şiddetli, silahlı ve silahsız gibi hususlara ayırt etmektedir.

Bu durumun çok önemli olduğunu ve halkların bazı mücadelelerini yenilgiyle sonuçlanmasının mücadele metodunun yanlış seçilmesinden kaynaklandığını belirten Ayetullah Behişti mücadele ve özellikleriyle ilgili bu giriş ardından Kerbela kıyamını ele almakta ve Emevi yöneticilerinin simasını, yönetim tarzlarını ve Kûfe halkının konumunu açıklayarak, Kûfe halkının ilk önce Hz. İmam Hüseyin as’ı davet etmesinin doğal bir mesele olduğunu ve hareketin başında İmam Hüseyin as. İle Kûfe halkının amaçlarının farklı olduğunu belirtmektedir.

Ayetullah Şehid Behişti açısından Kûfe halkının esas hedefinin Yezid gibi bir yöneticinin değişmesi olduğunu ancak Hz. İmam Hüseyin as. Açısından mücadelede asıl amacın, “Hakk’ın itilası” ve ceddi “Muhammed’in dininin berkarar olması”, hakkın batıldan ayrıt edilmesi olduğunu, bu uğurda iktidarı ele geçirmesi veya geçirmemesinin, muzaffer olması veya olmamasının hiçbir öneminin olmadığını , çünkü asıl amacın Allah Taala’nın rızasını kazanmak, zulüm ve batıla karşı cihad vazifesini yerine getirmek olduğunu, bunun için de kendi hedef, inanç ve mesuliyet duygusunda güçlü, iradeli ve güvenilir kişilerden yararlandığını belirtmektedir.

Ayetullah Behişti konuşmasının bir başka bölümünde ise Hz. İmam Hüseyin as.ın Kerbela kıyamı sayesinde oluşturduğu değerleri hatırlatarak İmam Hüseyin sa.in Aşura kıyamının ebedi ve daimi kalmasının sırrının, bu kıyamın ahlaki ve tevhidi ilkeler ve değerlere dayalı olmasına dayandığını söylemektedir.

Ayetullah Şehid Behişti’nin, Aşura kıyamının felsefesini konu aldığı “Muzaffer Mücadele” isimli konuşması diğer birkaç konuşmasıyla birlikte Almanya’nın Hamburg İslam merkezinde yapılmış olup, bu konuşmalar aynı ad altında Ayetullah Şehid Behişti Eserlerini ve Düşüncelerini Yayınlama vakfı tarafından kitap haline getirtilmiş ve yayınlanmıştır.

 


sürümünü yazdırın
No comment for this content.Be first !

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Abonman

E-posta adresinizi girin:

Anket

 

1981 yılında Tahran’da Cumhuriyi İslami Partisinin merkez binasında vuku bulan korkunç patlamada şehid düşen  Ayetullah Muhammed Hüseyin Behişti ve 72. yakın çalışma arkadaşının 33. şehadet yıl dönümü merasimi Cuma günü öğleden sonra saat 18.30 ila 20 arasında Tahran’ın Behişti Zehra mezarlığında o şehidin ve 72 yaranını mezarlarının bulunduğu anıt bölümünde düzenlendi.